Günümüzde artık birçok insanın, birçok kurumun blogu var. Bloglar günümüzde bir sosyalleşme aracı durumunda ve çok çeşitli konularda bloglara rastlamak mümkün.
İster kendi blogumuz olsun, isterse profesyonel anlamda hazırlayacağımız bir kurumsal blog olsun isim ve marka bilinirliği ve ziyaretçi trafiğini daha da arttırmak için arama motoru optimizasyonuna önem vermeliyiz.
Özellikle ülkemizde ve dünyada en çok kullanılan blog yazılımı olan wordpress optimizasyonun üzerinde biraz durmak istiyorum.
Blog sık sık güncelleme gerektiren bir formattır. Blogunuz uzun süre güncellenmediğinde müdavim ziyaretçilerinizi kaybedersiniz. Mümkünse haftada en az üç yeni içerik girin. Fakat bu birçok blog yazarı için mümkün olmadığı için haftada en az bir yazı yazma alışkanlığı edinin.
İçerikler konusunda bir başka önemli husus, okuyucularınızın alıştığı zaman aralığında yazmaya devam etmenizdir. Örneğin okuyucularınızı haftada bir yazı girmenize alıştırdıysanız bu düzeni bozmayın. Bazen haftada üç dört yazı girip bazen bir ay boyunca blogunuza hiç uğramazlık yapmayın. Böyle yaparsanız okurlarınızı kısa sürede dağıtırsınız. Eğer iş şartlarınız bu periyoda uymanıza mani oluyorsa yazılarınızı zaman bulduğunuzda girin, fakat yayın tarihini rutine giren zaman göre ayarlayın. Örneğin Wordpress sisteminde içeriklerinizi ileri bir tarihte yayınlamak üzere ayarlayabilme özelliği mevcuttur.
Girdiğiniz içerikleri düzenlemeyi ihmal etmeyin, üşenmeyin. Buna ayıracağınız zaman size arama motorlarında daha üst sıralar olarak ve daha çok müdavim okuyucu olarak dönecektir. Çünkü içeriklerinizi pargraflara ayrmak, uygunyerleri maddeleştirmek, uzun yazılarda ara başlıklar kullanmak, önemli kelime ve kelime öbeklerini kalın ya da italik yazmak yazılarınızın okunabilirliğini arttıracak, insanlar içeriklerinizi okumaktan keyif alacaktır.
Arama motorları açısından da metinleri düzenlemenizi sağlayan etiketleri kullanmanızın gerekliliğini ve nasıl kullanılacaklarını daha sonra sizlere izah edeceğim.
Blogunuzda mutlaka RSS Besleme (Feed) kullanıın. Artık insanlar sidebar’da yer alan turuncu renkli besleme butonlarına alıştı ve kullanımı yaygınlaşmakta. Ayrıca blogunuzda feed burner kullanın ve ziyaretçilerinizin e-posta yoluyla abone olabilmelerine ve e-posta yoluyla yeni içeriklerden haberdar olabilmelerine imkan verin.
Eğer yaptığınız blog bir kurumun ana sitesine bağlı bir alt alan adında (subdomain) ise sadece menüye bağlantı eklemekle yetinmeyip, şirket sitesinde mesela “blogda en çok okunanlar” gibi bir bölüm hazırlayarak site ziyaretçilerini şirket blogunu okumalarını teşvik edin. Böylece ziyaretçilerin sitede daha uzun süre kalmalarını sağlamış olursunuz. Çünkü bloglar şirket sitelerinin resmi yüzünü yumuşatan ve potansiyel müşterilerinizle daha insani bir diyalog ortam sağlayan yapılardır. Bu yaklaşım markanıza olan sempatiyi de attıracaktır.
Seo çalışmalarındaki asıl ve en önemli amaçlardan birisi, ziyaretçileri mümkün olduğunca uzun süre sitede tutmak ve mümkün oldukça çokça sayfaya ziyaret etmelerini sağlamaktır. Dolayısıyla blogunuzda bu amaca hizmet edecek tüm unsurları kullanın. Örneğin; içeriklerinizin altında “Benzer Yazılar” gibi bir bölüm ekleyin. Çünkü bir yazınızı ilginç bulup okuyan bir ziyaretçinizin benzer içerikli diğer yazılarınızı da okumak istemesi kuvvetle muhtemeldir. Wordpress kullanıyorsanız bu amaçla yazılmış eklentiler sayesinde bu özelliği blogunuza kolaylıkla kazandırabilirsiniz.
Blogunuzda sosyal medyanın tanıtım imkanlarından da yararlanın. İçeriklerinizin altına sosyal medya ve sosyal imleme sitelerinin paylaşım butonlarını koymayı ihmal etmeyin.
Şimdilik söyleyeceklerim bu kadar bu konu üzerinde başka makaleler yazmayı düşünüyorum. Herkese iyi bloglar 🙂